Kılıçdaroğlu kendinden eminse aday olsun
Bahçeli: Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanlığı seçimini kazanacağından bu kadar eminse, kendisine çok güveniyorsa, buyursun aday olsun, korkakça değil mertçe milletimizin huzuruna çıksın.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, "104 emekli amiralin hazırlayıp 4 Nisan gece yarısı servis ettiği darbe bildirisini haklı çıkarmaya, makul göstermeye, ifade ve düşünce özgürlüğü kisvesiyle maskelemeye çalışanların, milli iradeye içten içe tahammülsüz olan vesayetçi çevreler olduğunu" söyledi. Bu açıklamanın arkasında duranların kimler olduğunun, neyin amaçlandığının bağımsız ve tarafsız mahkemelerce açıklığa kavuşturulacağını belirten Bahçeli, "4 Nisan bildirisine imza atmayan ancak imza sürecinde açılan WhatsApp grubuna üye olan emekli bir amiral, hazırlanan metnin yayımlanmasından önce değiştirildiği iddiasını dile getirmiştir. Madem öyleydi, 104 kişiden birisi çıkıp da bu bildiriyi niçin inkar edemedi? 'İmza attığım metin bu değildir.' itirazını niye yapamadı?" diye sordu.
Bahçeli, emekli amirallerin iradesinin iğfal edildiğini ileri sürenlerin boşa konuştuğunu, boşuna uğraştığını, çünkü her şeyin gün gibi ortada olduğunu vurgulayarak "Eğer bildirinin son hali İP’in yönetiminde bulunan ve ilk imzacı olan Ergun Mengi tarafından hazırlanmışsa, bunun izahını yapması gerekenler şüphesiz bellidir ve milletimiz açıklama beklemektedir." değerlendirmesinde bulundu.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, "Emekli amiraller dünyanın neresinde darbe yapabilir?" sorusunu pişkinlikle sorabildiğini dile getiren Bahçeli, "Anlaşılan Kılıçdaroğlu, cehaletinin ve cüretinin kurbanı olmaktan herhangi bir rahatsızlık duymamıştır. Talat Aydemir’in 20 Mayıs 1963'teki ikinci darbe teşebbüsü esnasında sadece emekli bir albay olduğunu Kılıçdaroğlu dışında bilmeyen var mıdır?" dedi.
"Kılıçdaroğlu’nun akli ve zihni melekeleri iyice laçkalaştı"
"Tarihine yüz çevirmiş, üstelik devri iktidarlarında vuku bulmuş bir kalkışmadan haberi bile olmayan CHP Genel Başkanı’na milletimiz nasıl güvenecek, nasıl inanacak, nasıl itibar edecektir?" sorusunu yönelten Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Kılıçdaroğlu’nun akli ve zihni melekeleri iyice laçkalaşmıştır. Sıkıştıkça denge ve kontrolünü kaybetmektedir. İleri derecede su kaynatmaktadır. Katıldığı bir televizyon programında, yoldaşı İP Başkanı’nı ters köşeye yatırıp, 'Ortak görüş olursa Cumhurbaşkanı adayı olurum' sözleriyle niyetini açık etmesi, bununla da kalmayarak kazanacağından şüphe duyulmaması gerektiğini söylemesi, zamanlama itibarıyla üzerinde durulması gereken bir beyanattır. Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanlığı seçimini kazanacağından bu kadar eminse, kendisine çok güveniyorsa, buyursun aday olsun, korkakça değil mertçe milletimizin huzuruna çıksın 'Ben de varım' desin. MHP'nin ve Cumhur İttifakı’nın Cumhurbaşkanı adayı çoktan bellidir. Kılıçdaroğlu’nun elinden tutan yok, önüne geçen yok, aday olmasına bildiğimiz kadarıyla mani bir hal yok. Ondan bundan kahkaha bekleyeceğine, kararını belirlesin, cesaretle arkasında dursun."
"Gökkuşağı renklerine bürünerek eylemine ve işine baksın"
MHP Genel Başkanı Bahçeli, Kılıçdaroğlu'nun partisinin geçen haftaki grup toplantısında, "milliyetçilikle ilgili kuru sıkı attığını, işkembeden salladığını" savundu. "Boş lakırdının karın doyurmadığını, kuru gayretin çarık eskittiğini" ifade eden Bahçeli, şunları söyledi:
"Diliyle omzunu kaşıyan CHP Genel Başkanı, yayladaki yoğurda mantı kesiyor, sudaki balığa soğan doğruyor, demem o ki, hayal peşinde koşup duruyor. Yıkık değirmende altı ay bekleyen Kılıçdaroğlu, milliyetçiliğin ne olduğunu bana da dünyaya da gösterecekmiş. Sayın Kılıçdaroğlu, çapına çaputuna, milliyetçilik senin ne haline? Ne tuhaf ki, aksayanla aksıyorsun, suya gidenle susuyorsun, sofra gördün mü 'Açım' diyorsun. Şunu aklından çıkarma ki alçacık eşek binmeye kolaydır, yünlüce koyun yolmaya kolaydır, senin milliyetçiliğin ise yalan üstüne yalan koymaktır. 'Dünyaya milliyetçiliği anlatacağım.' diyen Kılıçdaroğlu, gel onu sen benim külahıma anlat. 'LGBT, Türk aile yapısını bozuyor mu?' sorusuna, 'Hayır, ilgisi yok, niye aile yapısını bozsun' diyen birisinin ne milliyetçiliği ağzına almaya ne manevi değerlerden söz etmeye ne de 'Adamım' diye ortalıkta dolaşmaya hakkı vardır. Kendisine tavsiyemiz, milletimize gölge etmesin, nifak saçan diline hakim olsun, gökkuşağı renklerine bürünerek eylemine ve işine baksın, bizden de uzak kalsın."
"Küçük ortaklıktan gocunmuyoruz"
CHP Genel Başkanı’nın "ucuz ve uçuk üslubunun" aynısının, İYİ Parti Genel Başkanı’nda da mevcut olduğunu öne süren Bahçeli, "Bu zavallı devamlı surette bize 'küçük ortak' diyor. Sanıyorum tedavisi imkansız bir kompleksin içinde bocalıyor. 104 emekli amirale önce 'zevzek' diyen, sonra yaş tahtaya bastığını anlayınca durumu kurtarmaya çalışan, arkasından da bize sataşan bu iplikçi başı mahalle aralarında dedikodu yapar gibi konuşmaktadır." ifadelerini kullandı.
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener'in, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a seslenip, 104 emekli amirali kast ederek "Bu insanları küçük ortağınızın gazına gelip mahkum ettirmeyin" açıklamasında bulunduğunu anımsatan Bahçeli, şunları kaydetti:
"Biz küçük ortaklıktan gocunmuyoruz. Büyüklüğün Allah’a mahsus olduğu inancındayız. Kaldı ki milletvekili sayımızın 48 olduğunun da bilincindeyiz. 'Küçük' diye hafife aldığı partimizi, FETÖ kumandasıyla ele geçirme oyunlarını da unutmuş değiliz. Biz, küçük olmasına küçüğüz ancak Rabb'im hiçbir partiyi zilletin küsuratı yapmasın, böylesi bir alçalmayı hiç kimseye nasip etmesin."
"Oturacağımız yeri de biliriz, buyur edip oturtacağımız yeri de"
Bahçeli, AB Konseyi Başkanı ve AB Komisyonu Başkanı’nın geçen haftaki Ankara ziyaretlerinin, sanal ve sahte bir koltuk krizi bahanesiyle gölgelendiğine işaret etti. AB protokol birimleri arasındaki koordinasyonsuzluk ve iletişim kazalarının böylesi bir tabloyu ortaya çıkardığını dile getiren Bahçeli, şunları söyledi:
"AB Konseyi Başkanı’na Cumhurbaşkanı, Komisyon Başkanı’na da Başbakan protokolü uygulandığı bilinmektedir. Kimin nerede ve nasıl oturacağı belliyken konuyu istismar eden zihniyetler hem kel hem fodul hem suçlu hem de maksatlıdır. AB Konseyi Başkanı, kanepe krizinden sonra susmuş, ilerleyen günlerde söz konusu krizden kendi ekibinin sorumlu olduğunu itiraf etmiştir. Bir başka açıklamasında da bundan dolayı uykusuz geceler geçirdiğini söylemiştir. Hiç kimse kusura bakmasın, biz oturacağımız yeri de biliriz, buyur edip oturtacağımız yeri de biliriz. Bu koltuk meselesinden nem kapan, estirilen yalan rüzgarına kanan İtalya’nın acemi ve çaylak Başbakanı, Sayın Cumhurbaşkanı’na 'diktatör' iftirası atmıştır. İP’in Başkanı da İtalya Başbakanı’nın posta koyduğunu çok kaba, nezaketsiz ve argo bir üslupla ifade etmiştir. Diktatör suçlaması posta koymak değil, küstah ve kindar bir bühtandır. Diktatör arayan kendi geçmişine bakmalıdır. Çok şükür bizden Duçe çıkmadı, Führer çıkmadı, Firavun çıkmadı, Franko çıkmadı, Salazar çıkmadı, ülkemizde de Nazi kalıntıları ve kara gömlekliler görülmedi. İP’in Başkanı posta koymaya meraklıysa gitsin HDP’yi hedef alsın, gitsin PKK’ya ve FETÖ’ye tek bir laf etsin. İtalya Başbakanı çizmeyi aşmakla kalmamış, gizli Mussollini hayranlığı yakasını ele vermiştir."
Berlin Merkezli Bilim ve Politika Vakfının hazırladığı araştırma raporuna da tepki gösteren Devlet Bahçeli, Türkiye’nin yeni hükümet sisteminden, neye ve hangi amaçlara hizmet ettiği az çok belli olan bir Alman vakfının bu kadar rahatsızlığı, bu denli memnuniyetsizliğinin, milletin tarihi ve muhteşem bir tercihte bulunduğunu ispatladığını dile getirdi. Bahçeli, "Diyorlar ki tarikatlara mensup aşırı muhafazakarlarla MHP üyeleri yeni boşalan bürokratik mevkileri işgal ediyormuş. Özellikle polis ve istihbarat kadroları MHP’ye açılmış. Ayrıca yeni hükümet sistemi çürümeye yol açmış. Bu Alman vakfının bildiği ne varsa belirlediği neler bulunuyorsa Türkiye Cumhuriyeti'ne bildirmezse, hükümetimize ulaştırmazsa dünyanın en müfteri, en melanet vakfı olacağını buradan ilan ediyorum." dedi.
"Türk Konseyinin Ahlat’ta toplanması en büyük arzumuz"
Bahçeli, Kafkasların ip gibi gerildiği bir dönemde, Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyinin, "Türk Konseyi" olarak isimlendirilmesi ve İstanbul’da yer tahsisi yapılmasından mutlu olduklarını anlattı. Türk dünyasının tarihi ve kültürel birikimlerinden en geniş şekilde yararlanmak suretiyle Türk dili konuşan ülkeler arasındaki çok taraflı işbirliğinin genişletilmesini esas alan Türk Konseyinin "muazzam bir gelişme" olduğunu vurgulayan Bahçeli, şunları kaydetti:
"Türk Konseyi Devlet Başkanları Olağanüstü Toplantısı da 10 Nisan 2020'de video konferans vasıtasıyla yapılmıştır. Bugüne kadar düzenlenen zirve toplantılarında Türk milletinin birlik ruhu cihana gösterilmiştir. Önümüzdeki dönemde Türk Konseyinin Ahlat’ta yapılan Cumhurbaşkanlığı Köşkünde toplanması en büyük arzumuzdur."